-
1 koltuğa girmek
жени́ться -
2 koltuk
кре́сло (с)* * *озвонч. -ğu1) подмы́шка2) кре́сло3) уединённое глухо́е ме́сто4) уст. колту́к (свадебная церемония, во время которой жених и невеста появляются под руку перед гостями)5) перен. опо́ра, подде́ржка, "си́льная рука́"koltuğuna girmek — пристро́иться (под чьё-л. крылышко)
6) высо́кий пост, высо́кая до́лжность7) стр. бокова́я ба́лка / опо́ра8) арго публи́чный дом••- koltukları kabarmak
- koltukta olmak
- koltuk vermek
См. также в других словарях:
koltuğa girmek — evlenmek Nihayet sonbaharın yağmurlu, serin bir günü koltuğa giriyorum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk — is., ğu 1) Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. H. E. Adıvar 2) Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye Ta yan beline kadar gömüldüğü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuklamak — i 1) Koltuğu altına almak Tablolarını koltuklayarak İstanbul a dönerken, Etimesgut köyünün elektriklerini görmüş. F. R. Atay 2) Koltuğa girmek Karşıladılar, koltuklayıp içeri aldılar. 3) mec. Kıvanç verecek biçimde övmek, koltuklarını kabartacak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
girme — is. Girmek işi Birleşik Sözler koltuğa girme … Çağatay Osmanlı Sözlük